En güzel ingilizce sözler ve türkçe anlamları kısa –
Never forget me, forget me never! But when you forget me, forget me forever!
(Beni asla unutma, unutma beni asla! Ama beni unutursan sonsuza dek unut)
Love is like war: easy at the begin and hard at the end
Aşk savaş gibidir: kolay başlar ve zor biter
Love is like a bird of golden wings. That flies in to your heard and sings
Aşk altın kanatlı kuş gibidir. Kalbine uçar ve şarkı söyler
You are someone in the world, but for someone you are the world!
Dünyadaki herhangi birisin, ama herhangi biri için sen dünyasın
Love is difficult to find, wonderful to have, easy to lose and hard to forget!
Aşkı bulmak zor, sahip olmak harika, kaybetmek kolay ve unutmak zor
You are so special girl like flowers in this world! And if you would be a gift I would give it to the world! My heart is what I give and also this kiss!
Sen, bu dünyadaki çiçekler gibi öylesine özel bir kızsın. Eğer bir hediye olsaydın seni dünyaya verirdim. Verdiğim şey kalbimdir ve tabi ki bu öpücük.
Baby cant sleep cause I am thinking of you! Hope you are thinking about me too! Hope your dreams are feeling well! Much of love and kisses to my angel!
Bebeğim seni düşünmekten uyuyamıyorum. Umarım sende beni düşünüyorsun! Umarım rüyanda hissedersin! Meleğime, daha çok sevgi ve öpücükler
Learn from yesterday, live for today, hope for tomorrow. (Dünden öğren, bugün için yaşa, yarın için umut et.)
Be not afraid of going slowly, be afraid only of standing still. (Yavaş gitmekten korkma, yerinde durmaktan kork.)
I hear and I forget, I see and I remember, I do and I understand. (Duyarım ve unuturum, görürüm ve hatırlarım, yaparım ve anlarım.)
In teaching others we teach ourselves. (Başkalarına öğreterek kendimize de öğretmiş oluruz.)
There is only one happiness in life — to love and to be loved. (Hayatta sadece tek bir mutluluk vardır — sevmek ve sevilmek.)
Where there is love there is life. (Aşkın olduğu yerde hayat vardır.)
Friendship often ends in love; but love in friendship, never. (Arkadaşlık genelde aşk ile son bulur; fakat arkadaşlıkta aşk, asla.)
Teachers open the door but you must walk through it yourself. (Öğretmenler kapıyı aralayanlardır ancak içinden kendin geçip gitmelisin.)
You must be the change you wish to see in the world. (Dünyada görmek istediğin değişim sen olmalısın.)
Chose a job you love, and you will never have to work a day in your life. (Sevdiğin bir işi seç, böylece hayatta tek bir gün bile çalışmamış olursun.)
A friend walks in when everyone else walks out. (Herkes çıkarken içeri giren kişi gerçek arkadaştır.)
The true sign of intelligence is not knowledge but imagination. (Aklın gerçek kaynağı bilgi değil hayal gücüdür.)
I have not failed. I’ve just found 10,000 ways that won’t work. (Başarısız olmadım, sadece işe yaramayan 10,000 yöntemi bulmuş oldum.)
Love is the beauty of the soul. (Aşk ruhun güzelliğidir.)
To improve is to change; to be perfect is to change often. (Değişmek gelişmektir; sık değişmek ise mükemmel olmaktır.)
Men never remember, but women never forget. (Erkekler hatırlamaz, kadınlar ise asla unutmaz.)
He who opens a school door, closes a prison. (Her kim ki bir okul kapısı açar, o kişi bir hapishane kapatır.)
Everything has beauty, but not everyone sees it. (Herşeyde bir güzellik vardır, ama herkes bunu göremez.)
Advertising is legalized lying. (Reklam yasallaşmış yalan söylemektir.)
Tell the truth and then run. (Doğruyu söyle ve kaç.)
Every accomplishment starts with the decision to try. (Her başarı denemeye karar vermekle başlar.)
One thing only I know, and that is that I know nothing. (Tek bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğimdir.)
I cannot teach anybody anything, I can only make them think. (Hiç kimseye bir şey öğretemem, sadece onların düşünmesini sağlayabilirim.)
When you’re finished changing, you’re finished. (Değişmen bittiği zaman, sen de bitmişsin demektir.)
No bees, no honey; no work, no money. (Arı yok, bal yok; iş yok, para yok.)
A mother’s heart is always with her children. (Bir annenin kalbi her zaman çocuğuyla birliktedir.)
A heart that loves is always young. (Seven bir kalp her zaman gençtir.)
I don’t trust words, I trust actions. (Kelimelere güvenmem, eylemlere güvenirim.)